Kısık ürkek bi ses geldi, arkamdan eteğimi çekiştiren cılız parmaklara döndüm :"Bozuk Paranız Var mı Abla? "
Ne
diyeceğimi şaşırmışken,beni okula davet eden arkadaşım : " sen sakın
para verme ..bu çocuk her yeni gelenden iser…"dedi …rahatlamıştım…para
vermeyi de düşündün aslında ,garip bi durumdu…daha önce de bi sürü okula
gitmiştim seminer vermeye …ilk kez böyle bişeyle
karşılaşmıştım…Etrafımda kimse yoktu ,aynı çocuk yine geldi yanıma :
"Bozuk
paranız var mı ? " diye cılız bi sesle gözleri kısık ve çok saf, temiz
,masum bi yüz ifadesiyle yine aynı soruyu sordu…Allahım ne şeker çocuk
dedim ..Eğildim gözlerinin içine baktım, "- Senin adın ne canım ? "
"Hasan " dedi..
Gözümün
önüne birden, trafikte beklerken, arabanın camını silmek için kendini
arabanın önüne atan çocuklar geldi…peçete satmak için zorlanan ,sokağa
teslim edilen sokak çocukları…
Hasan' a da bu cümle öğretilmiş,
sokağa atılmış ,sonra sihirli bi el onu oradan çekip almış ve bu güzel
okula uçurmuş gibi geldi bana…
Hasan artık sokaktan kurtulmuştu ,ve bilinçaltındaki ses ,para iste diyen ses de onunla gelmişti besbelli …
"Kaç yaşındasın Hasan? "
"Yedi" dedi …
İşin
ilginç tarafı, para istemiyordu Hasan benden ...BOZUK para
istiyordu…Yedi yaşındaki çocuk incecik sesiyle neden bozuk para ister ki
dedim...Beş yaşındaymışım, Annem hala gülerek anlatır…Mahalleden "
iğde,şeker, leblebi ,keçibonuzu "diye bağırarak geçen sokak satıcıları,
eski giyilmiş eşyaları alıp, onların yerine; iğde ,leblebiB keçiboynuzu
satarmış.Ben de annemim yeni aldığı ,hiç giymediğim ayakkabılarımı
eskiciye vermişim...Tabi, annemin evde olmadığı bi gün …Yerine de iğde
almışım…"Bu kız iğde için her şeyi yapar "der annem ,hala bana sitemli…
Beş altı yaşındaki çocuk ne ister ki ; ya şeker, ya balon, ya da iğde …Hasan'ın kibar ince sesinde ki
" bozuk paranız var mı?" sorusu, beni de Hasan'ın yaşına çekti…İlk ticaretim anneme göre fiyasko ,ama ben mutluyum...
İğdelerime kavuşmuşum ya!…Bozuk parası olsa Hasan ne alacak diye düşündüm…
bozuk
bir liraya ne alınır ?Her şey…Her şey…Yedi yaşındaki Hasan, bozuk
parayla mutluluğunu satın alabilir…O bunu biliyo r…Mutluluğun basit
şeylerde olduğunu biliyor…Basit, sade ,ulaşılabilir,koşulsuz…Bir tane
şekerin tadında O'nun mutluluğu...Bozuk paranın alabildiği her şeyde
onun gülücüğü…Dünyanın bütün kağıt paraların alamayacağı kadar
tatlı,neşeli ,coşkulu onun mutluluğu…O bunu tatmış ...Garanti mutluluk…
"Bozuk paran var mı abla ? "
"Yok
be Hasan'ım,yok be oğlum...Hiç bozuk param yok Hepsini bütünletmiş
hayat..mutluluğu satın alacak hiç bozuk paramız kalmamış kağıt paranın
peşinde koşmaktan… "
Okuldan ayrılırken, aklımda hep bu cümle tekrarlanıyordu..
"Kiminin bozuk parası
var,
mutsuz, kiminin bozuk parası yok, ama mutluluğu yakalamış bir tek
şekerin tadında…ağzıma attığım bi şeker yavaş yavaş ağzımda erirken
gözyaşlarımı tutamasam da şeker bitene kadar çok mutluydum..şeker hiç
bitmese" diyordum ,kibritçi kızın kibritlerindeki mutluluk gibi…
Polatlı
mızdaki yatılı HİKMET ULUĞBAY ilköğretim okulunda ağız ve diş sağlığı
ile ilgili bilgi vermeye giden ben ,hayat dersi almıştım …artık cebimde
hep bir lira bozuk para taşımaya karar verdim…Mutluluğun bozuk paranın
alabileceği ve paylaşıldığında olabileceğini öğreten bilge çocuk Hasanı
hatırlamak için…orda bir köy var uzakta …mutluluğu yakalamak
isteyenlere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder